Letonya’Nın Bugünü

Yenilenen bağımsızlığının 20. Yılını tamamlayan Letonya Avrupa ve dünyada gittikçe önem kazanan rolüne devam etmektedir. AB ve NATO ile birlikte Letonya 21. Yüzyıla şekil vermede yardımcı konumundadır.
Bugünün Letonya’sı eskiyi değiştirmekte, yeniyi yaratmakta ve Avrupa sahnesinde gururla canlı bir ulusal varlık sergilemektedir. Dünyanın geri kalanı da Letonya’yı yeniden keşfetmektedir. Bu, 1918’den beri egemen bir devlete sahip fakat yüzyıllardır bilinen bir ulusu keşfetmek anlamına gelir. İki dünya savaşı yaşamış ve 50 yıl boyunca Demir Perde altında kalmış; bugün ise özgürlüğün ilkelerine, demokrasiye ve uluslar arası iş birliğine daha bağlı bir ülkedir. Kendi diline, kültürüne ve düşüncesine sahip – fakat Baltık Denizi bölgesinin dinamikleriyle şekillenmiş ve çeşitli tarihi etkileşimlerle dokunmuş bir ulusal kimliğe de haizdir. Letonya bir Baltık ülkesi, bir Baltık Denizi ülkesi ve bir Avrupa ülkesidir. 2004’te NATO ve AB’ye üye olmuş; sürekli değişen ve gittikçe küreselleşen dünya toplumundaki özel rolünü aktif bir şekilde yürütmektedir.
Letonya Kuzey Avrupa’nın gelişen Baltık Denizi bölgesinin temel taşıdır. Yaşamanın, çalışmanın ve kendilerini şekillendirebilecekleri doğal bir çevrede ailelerini yetiştirmenin ne demek olduğunu hevesle keşfeden 2,2 milyon nüfuslu bir ülkedir. Ulusal, şirketsel, sosyal ve kültürel liderlerin geleceklerine iyimserlikle bakmaları için sebepleri olan bir ülkedir. Letonya’nın dünyadaki özel konumunu koruyacağı, savunacağı ve ilerleteceği bir gelecek.
Bir Demokrasi Geleneği
Letonya Cumhuriyeti 1918 yılında parlamenter bir demokrasi olarak kurulmuş ve II. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar dört Saeima (parlamento) seçmiştir. Milletler Cemiyeti’nin bir üyesi ve Avrupa’nın politik ve kültürel yaşamının görünür bir parçası olmuştur. 1930’lardan itibaren savaş öncesi Avrupa’nın politik ve sosyal karmaşasından etkilenenlerden olmuş fakat buna rağmen Baltık Denizi komşuları olan Finlandiya ve Danimarkaya kıyasla güçlü bir ekonomi ve yüksek bir yaşam standardı kurmayı başarmıştır.
4 Mayıs 1990’da – Sovyetlerin Letonyayı zaptından 50 yıl sonra – Sovyet yönetimini sonlandırmak ve Letonya’nın tam bağımsızlığını sağlamak üzere politik sürecin başlatılmasına karar vermiştir. Moskova’daki Sovyet hükümeti bu kararı tanımayı reddetmiş ve 1991’de bağımsızlık öncesi hükümeti silah gücüyle bastırmaya çalışmıştır. Ölenler arasında Letonya’nın en bilinen gazeteci ve film yapımcıları da vardır.
Buna karşılık, Leton halkı Sovyet işgalinin son bulması ve ulusal tam bağımsızlığın sağlanması talepleriyle çok büyük bir pasif direniş kampanyası başlatmış ve daha da büyük barışçıl gösteriler düzenlemiştir. 1991’in başlarındaki “Barikat Günleri” sırasında ülkenin her yerinden on binlerce çiftçi, işçi ve vatansever, devlet binalarının etrafına barikat kurmak ve hükümet ile parlamentoyu daha fazla Sovyet saldırısından korumak için Riga’ya gelmiştir.
3 Mart 1991’De

3 Mart 1991’de Letonya’da oturanların yüzde 87’si (etnik Letonlar, Ruslar, Ukraynalılar, Beyaz Ruslar ve diğerleri) bir bağımsızlık referandumuna katılmış ve yüzde 73’ü lehte oy kullanmıştır. Etnik Letonlar, o günkü toplam nüfusun sadece %53’ünü temsil ettiğinden, tüm oturanlarından çıkan yüksek oy, Leton çoğunlukla birlikte büyük sayıda tüm etnik grupların da ulusal bağımsızlığı sağlama lehine oy kullandığını göstermiştir.
21 Ağustos 1991’de Sovyetler Birliği’nin çöküşünü takiben, Leton Yüksek Şurası Letonya’nın tam bağımsızlığının sağlanması adına bir çözüme ulaşır. 1992 yılının sonlarında Sovyet dönemi Yüksek Şurası, bağımsızlık sonrası ilk Leton parlamentosunun 5-6 Haziran 1993’te seçileceğini bildirerek tüm yetkilerini bırakmıştır. Seçimler sonucu, savaş öncesi Letonya’nın parlamenter organlarıyla bağlantıyı sürdürerek, 5. Saeima toplanmıştır. 5. Saeima 1993’te Guntis Ulmanis’i Letonya Cumhuriyeti’nin Başkanı seçmiştir.
Daha Sonraki Seçimler

Daha sonraki seçimler 1995, 1998, 2002 ve 2006’da yapılmıştır. Başkan Ulmanis 1996’da yeniden ikinci dönem başkanlığa seçilmiştir; Dr. Vaira Vīķe-Freiberga 7. Saeima tarafından 1999’da ilk kez, 8. Saeima tarafından 2003’te ikinci kez başkanlığa seçilmiştir. 2007’de 9. Saeima tarafından Valdis Zatlers başkan olarak seçilmiştir. Parlamento ve başkanlık seçimleri artık her dört yılda bir yapılamaktadır.
Letonya’nın parlamenter demokrasisinde, Başkan bir başbakan (Saeima tarafından onaylanmak zorundadır) atar ve kanunları yürürlüğe koyar. Başkan bir yasamayı düzeltme ve değişiklik için geri çevirebilir. Letonya’nın günümüz başkanları, Letonya’nın dış politika hedeflerini ilerletmek adına koltuklarını etkili bir şekilde kullanmış ve özellikle Letonya’nın NATO ve AB üyeliklerinde olmak üzere uluslar arası diplomaside aktif ve etkili olmuşlardır.
1991 yılında tam bağımsız olduktansonar, Letonyanın demokrasi, konuşma özgürlüğü ve serbest girişimcilik için arzusu hızla büyüyerek politikanın ötesine geçmiştir.
Devlet tarafından işletilen çoğu gazete ya kapatıldı ya da özelleştirildi ve yeni, bağımsız, günlük, haftalık ve aylık yayımlar çoğaltıldı. Devlet radyo (4 kanal) ve televizyonlara (LTV1 ve LTV7) yüksek rekabet içeren medya piyasası içinde yeni ve dinamik ticari televizyonlar ve radyo istasyonları eklendi. Letonya’da devlet televizyonu gelişimini sürdürürken çok sayıda özel ve devlet radyosu da çok çeşitli coğrafi, etnik ve kültürel dinleyici kitlesine hizmet etmektedir.
Devlet eğitim sistemi kendini yenilemeye ve yeniden yapılandırmaya devam etmektedir ve 1991’den bu yana 30 özel üniversite, teknik okul ve orta dereceli okul kurulmuştur. İngilizce okuma yazma oranı %90’ın üzerindedir ve Avrupa dilleri ile diğer küresel dillerde yeterlilik ciddi şekilde büyümektedir. İş, yönetim ve enformasyon teknolojileri büyük sayıda yeni öğrencinin dikkatini çekerkensanat ve bilim de fazlasıyla popülerdir.
Demokrasiyi inşa etmede halkın katılımı sağlandı ve ülke çapında binlerce sivil toplum kuruluşu (STK’lar) açıldı. Sosyal refah, eğitim, kültür, toplum faaliyeti ve diğer faaliyetler konusunda harekete geçmiş, yerel ve ulusal konularda seslenmek üzere idari yapılarla ortaklıklar geliştirmektedirler.
2008’de Letonya demokratik Letonya Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 90. Yıldönümünü kutladı. Trajik Soğuk Savaş’ın bıraktığı sonuçların üstesinden gelmek için hâlâ yapılacak çok şey olmakla birlikte; Leton halkının demokratik değerler ve kurumlarla sahip olduğu gayret, Letonya’nın 21. Yüzyıldaki en güçlü varlıklarındandır.
Büyüme Ve Istikrar
TARİHİ BOYUNCA LETONYA KUZEY VE GÜNEY, DOĞU VE BATI ARASINDAKİ ÖNEMLİ TİCARET YOLLARININ ÜZERİNDEKİ STRATEJİK BALTIK DENİZİ KONUMUNUN EKONOMİK YARARLARINDAN FAYDALANMIŞTIR.
90’ların başında bağımsızlığın sağlanması ile birlikte Leton hükümetleri bir serbest piyasa ekonomisi kurma, özelleştirmeye teşvik, parayı dengede tutma ve ithalat ve ihracat akışını çeşitlendirmek için harekete geçmişlerdir. Sonuç olarak da Letonya Soğuk Savaş Dönemi sonrası hızlı bir şekilde ekonomik başarısını yakaladı. Küresel ekonomik kriz sırasında Letonya bir ekonomik gerileme yaşamasına rağmen, cesaret verici iyileşme belirtileri vardır.
En uygun kaynakların edinilmesi için Pazar mekanizmaları kurulmuş,ekonomik gelişmeyi destekleyici yeni yasalar çıkarılmış, ve şeffaf bir sivil yargı oluşturmak için yeni kurumlar kurulmuştur.
Leton para birimi olan lat, çıkışından beri Avrupa’nın en istikrarlı para birimlerinden biri olmuştur. 2005’te, AB’ye katılımdan ve Avrupa Parasal Birliği’ne katılmak için strateji geliştirmesinden sonra lat, euro’ya çevrilmiştir.
AB’ye dâhil olma, altta yatan iki kuvvetle birlikte ekonomik bir değişim sürecinin ilk adımı olmuştur: yapısal reformlar ve ticari sınırların kaldırılması ve sermaye hareketi. AB’ye katılım ile Letonya iç pazarı ciddi anlamda büyümüştür. İç pazardaki bu hızlı büyüme hükümetin, ekonominin tüm sektörlerinde rekabeti artırarak şirketler için eşit şartlar oluşturmasını sağlamıştır.
Letonya’nın finansal sistemi güçlü makroekonomik temeller, hayli başarılı bir para politikası ve mali tutuculuğa sıkı bir bağlılık üzerine kurulmuştur. Bu da Letonya’nın AB standartlarına kavuşmasına ve küresel ekonomide işlemek için gerekli tüm modern finansal araçları temin etmesini sağlamıştır. Daha da önemlisi, uluslar arası ticaretin tüm kademelerinde Letonya’yı fazlasıyla rekabetçi hale getirmiştir.
Küresel krizden bu yana Letonya’nın ekonomisini yeniden inşa etmesinin verdiği güven, bir kez daha yabancı yatırımcıları çekmeye başladı. En büyük yatırımcıları Kuzey Avrupa’dan gelmekte ve değerli Baltık Denizi bölgesinde ticaret, iş, ulaştırma ve lojistik ve parasal konularda Letonya’nın oynadığı kilit rolü ilerletmektedir.
Doğu-batı ticareti için bir geçiş merkezi olan önemli konumuyla Letonya, yabancı yatırımlar için ilgi çekici bir ülke olmuştur. Faizsiz %15’lik kurumlar vergisi oranı ve faizsiz %25’lik kişisel vergi oranı ile Letonya Avrupa’da en düşük vergi yüküne sahip ülkelerdendir. Birikmiş doğrudan yabancı yatırım stokları 1990’ların başından beri her 3-4 senede bir iki katına çıkmaktadır.
Işbirliğine Ve Yapici Bir Anlaşmalar Için Yabanci Politika
1991’de Letonya Birleşmiş Milletler’e katıldığında, yeni küresel sorumlulukları ve mücadeleleri beraberinde getiren küresel bir topluluğa geri dönüşünü tanıyan bir ülkedir. Dünya tarihinde bir sayfayı kapatıp, yapıcı uluslar arası sözleşmeye, geniş tabanlı iş birliğine ve ortak değerlere dayalı yeni bir sayfayı açan tarihi bir fırsattı.
Letonya’nın dış siyaset prensipleri ve öncelikleri en başından beri açık olmuş ve bağımsızlığın sağlanmasından itibaren aynı kalmışlardır. Stratejik ortaklarla ve Letonya’nın Baltık Denizi bölgesi ülkeleriyle iş birliğini, birleşmiş Avrupa ve transatlantik güvenlik yapılanmalarıyla uyumu ve uluslar arası kuruluş ve projelere aktif katılımı içermektedir.
Tarihsel süreçte Letonya, Kuzey Avrupa ve özellikle de Baltık Denizi bölgesi ülkeleriyle, kültürel, ekonomik ve politik bağlamda yakın bağlar kurmuştur. Modern bir Leton devletinin kurulmasında bu AB ve NATO ülkeleri Letonya’nın en aktif ve etkileşim içindeki ortakları olmuşlardır. Letonya hayati derecede önemli, aktif ve etkili bir Baltık Denizi Devletleri Konseyi (BDDK) görmek istemiş ve Litvanya ve Estonya ile Baltık Bakanlar Konseyi ve parlamenter Baltık Meclisi aracılığıyla özel ilişkiler kurmuştur. Letonya, İskandinavya’yı kıtaya ve doğuyu batıya bağlayan bilinen merkezi coğrafi konumuyla, Baltık Denizi bölgesinin tarihi kilit taşı rolünü genişletmek adına iyi konumlanmıştır.
Aynı zamanda Letonya Rusya, Belarus ve Ukrayna gibi AB’den olmayan komşularıyla yapıcı ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Ortak bir tarih, eskiden beri süregelen ticaret ve kültürel ilişkiler ve eski SSCB ülkeleriyle ticaret ve iş birliği konusunda ortak ilgiler Letonya’yı, AB’nin “Avrupa Komşuluk Politikası’nda” öncü konuma getirmiştir. Letonya’nın komşuları aynı zamanda AB ve NATO’nun komşuları olduğundan, bölgesel iş birliğini ilerletme rolünü üstlenerek Letonya, birlik üyelerinin ortak ilgilerine daha iyi hizmet edebilir.
Sovyetlerin 50 yıllık Baltık ülkeleri işgali, Leton-Rus ilişkilerinde özel dikkat gerektiren bir takım zor durumlar ortaya çıkarmıştır. Aralarından en önemlisi tüm Rus (eski Sovyetler) birlikleri ve askeri üslerinin Letonya’dan kaldırılmasıydı. Bu 1994’te başarılmıştır. AGIT, AB ve diğer uluslar arası kuruluşlarla iş birliği içinde olmak üzere, Letonya’nın vatandaşlığa alma, eğitim ve sosyal uyum politikaları, hâlâ Letonya’da yaşayan eski Sovyet vatandaşlarının ihtiyaçlarını cevaplamıştır. Letonya, tarihin politik ve sosyal miraslarının, komşuların aynı zamanda dost olması adına açık ve dürüst bir biçimde hitap etmesinin zorunlu olduğuna inanır. 2007’de Letonya Rusya’yla bir sınır anlaşması imzalayarak AB, NATO ve Rusya arasında daha yüksek bir istikrar, güven ve iş birliği yolu açmıştır.
İkinci Dünya Savaşı’nı takiben Letonya’daki Sovyet yönetiminin meşruluğunu hiç kabul etmemiş Birleşik Devletlerle özel bağlar daima varlığını sürdürmüştür. Letonya’nın ABD’de ilk diplomatik görevi 1922’de başlamış ve 50 yıllık Sovyet işgali boyunca Washington, D.C.’de devam etmiştir. 1990 yılında Başkan George H.W. Bush bağımsızlık öncesi Leton liderlerini Beyaz Saray’da ağırlamış ve 1991’de Letonya’yla olan tüm diplomatik bağları yenilemiştir. Başkan Bill Clinton Letonya’yla aktif bir ortaklık başlatmış, Rus birliklerinin geri çekilme görüşmelerinde yardımcı olmuş ve 1994’te Hillary Rodham Clinton ile Riga’yı ziyaret etmiştir. Clinton aynı zamanda 1998’de, Letonya’nın NATO üyeliğinde ABD’nin aktif desteğine zemin hazırlayan ABD-Baltık Bildirisi’ni imzalamıştır. Başkan G.W. Bush 2004’te Letonya’yı NATO’ya dâhil etmede kilit rol oynamış ve 7 Mayıs 2005’te, Başkan Vaira Vīķe- Feriberga ile tanıştığı ve Avrupa’nın geleceği hakkında büyük bir dış siyaset konuşması yaptığı Riga’ya gelmiştir. Başkan Clinton’ın 1994’teki ziyareti gibi, President G.W. Bush’un 2005’teki Riga ziyareti transatlantik bağlamda bir bölgedeki önemli stratejik rolünün altını bir kez daha çizmiştir. Başkan Bush 2006’da, Riga NATO zirvesinde diğer 25 dünya lideriyle buluşmak için Riga’ya dönmüştür.
Letonya’nın küresel iş birliğine olan bağlılığı Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Bankası, Uluslar arası Para Fonu ve Dünya Sağlık Örgütü ve diğer uluslar arası organlara üyelikler anlamına geliyor.
2010 yılı itibariyle Letonya, Çin, Türkiye, Japonya ve İsrail ile birlikte çoğu AB ve NATO ülkesinin elçilikleri de dâhil dünya çapında 40’ın üzerinde diplomatik görevde bulunmuştur. Yeni elçilikler açılmaya devam etmekte ve Leton ticaret ve turizm temsilcileri büyük şehirlerde bağlantılar kurmaktadır. Dünya küreselleşmenin zorlukları ve fırsatlarına tepki gösterirken, Letonya küresel toplumun tüm bölgeleriyle olan bağlarını durmadan ilerletmektedir. Letonya, Baltık Denizi bölgesindeki kilit konumundan, Kuzey ve Güneye, Doğu ve Batıya bakmaya devam etmekte, dünya üzerinde demokrasiyi, istikrarı ve güveni güçlendirmek adına ulusal çıkarlarını korumaya bağlı kalmaktadır.
Üç Adet Limanı

Üç adet limanı ve yüksek kargo iş hacimli ulaştırma ağıyla, tüm stratejik öneme sahip yerlere hizmet vermekte; Orta, Batı ve Kuzey Avrupa, Rusya ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerini birbirine bağlamaktadır. Petrol ve akaryakıt ürünleri taşıyan özelleşmiş, yüksek kapasiteli demiryolu ağıyla Letonya, Batılı müşterilerle birlikte Rus ve diğer eski SSCB enerji kaynakları ve piyasalarına katılmıştır. Rīga Uluslar Arası Havalimanı, tüm yabancı turistik, ticari ve Baltık Denizi bölgesinin ötesine seyahatler için çok işlevli bir merkez olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Avrupa Birliği Letonya’nın ana ticari ortağıdır ve toplam ihracat ve ithalatın %80’ini teşkil eder. Leton piyasa ekonomisinin güçlenmesi ile Baltık Denizi bölgesi ve AB’ye entegrasyon, dış ticaret akımları üzerinde gözle görülür bir etkiye sebep olmuştur. Son yıllarda, Letonya’nın en büyük ihracat pazarları; Almanya, İsveç, Birleşik Krallık, Rusya ve komşu Baltık ülkeleri olan Litvanya ve Estonya olmuştur.
Küresel yatırımcıların ilgisini çeken kilit sektörler; imalar sanayi, ormancılık ve ahşap işçiliği, metal işlemeciliği ve mühendisliği, tekstil, kimya ve eczacılık, lojistik ve ulaştırma, yapı ve emlak sektörleridir. Tüm diğer sektörlerdeki gelişimi tetikleyen stratejik öneme sahip Enformasyon Teknolojileri sektörü özellikle gelecek vaad etmektedir. Letonya’nın yenilikçi, bütünleşik Enformasyon Sistemleri küme stratejileri, yazılım geliştirme, bilgi teknolojileri danışmanlığı, donanım geliştirme ve veri aktarım çözümlerindeki gelişmeyi tetiklemiştir.
Letonya’nın günümüz ekonomik politikaları; “daha iyi ve fazla iş imkânı, daha fazla sosyal bütünlük ve çevreye saygı ile birlikte sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi sağlayabilecek rekabetçi ve bilgi tabanlı bir ekonomiyi amaçlayan” AB’nin Lizbon stratejisiyle uyumlu olarak geliştirilmiştir. Yenilikçi girişimleri artırmak ve yüksek verimlilikte girişim kümelerini tetiklemek için çok sayıda proje başlatılmıştır. Sonuç olarak, geleneksel işler var olan ürünleri daha etkili biçimde yeniden üretmenin yeni yollarını başarılı şekilde geliştirmektedirler. Tüm göstergeler gelecek yıllarda Letonya’nın genel teknolojik kapasite konusunda çağ atlayacağını göstermektedir.
Letonya’nın uzun vadeli gelişim stratejisi, küresel dünya ekonomisine verimli ve yenilikçi bir biçimde atılmış modern, bilgi tabanlı ve iyi eğitimli bir toplum üzerine kuruludur.
21. yüzyıla girerken Letonya, Avrupa’nın güvenli ve refah içinde bir gelecek vizyonunun kilit bir ortağı haline gelmiştir.
Bir Transatlantik Güvenlik Sistemini Güçlendirmek
Letonya 1991’de bağımsızlığını sağladığında çoğu insan bunu Letonya’nın Avrupa’ya dönüşü olarak görmüştür. Fakat Letonya, sekiz yüzyıl boyunca Avrupa’nın siyasi, ekonomik ve kültürel yaşamının ayrılmaz bir parçası olmuştur. Demir Perde’nin çöküşü ve Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle birlikte, Avrupa hevesle Letonya’ya dönmüştür. Letonya için, Avrupa Birliği ve NATO’ya üyelik kendi içlerinde birer sonuç değil, ancak daha büyük bir hedefi başarmak için araçlardır – İstikrarlı ve güvenli, bütün ve özgür bir birleşmiş Avrupa inşa etmek.

Letonya, tamamen bütünleşmiş bir Avrupa Atlantic güvenlik politikasının şekillendirilmesine kendi katkısını koyabilmek adına NATO’ya üye olma çabalarında bulunmuştur. Bir ulusal güvenlik politikası geliştirmek için, Leton hkümetleri bölgesel iş birliği ve Avrupa’ya uyum üzerinde yoğunlaşmıştır. Aynı zamanda Letonya, güvenlik politikasının transatlantik boyutunu güçlendirmek adına Birleşik Devletlerle özel bir ilişki kurmuştur.
Letonya için NATO’ya üyelik, demokrasi, hukukun üstünlüğü, siyasi istikrar ve ekonomik büyüme başta olmak üzere Kuzey Atlantik Anlaşması’nın temel prensiplerine bağlılık demektir. Leton Ulusal Silahlı Kuvvetlerini NATO standartları ve politikalarına uygun olarak düzenleyerek Letonya, savunma harcamaları ve kaynaklarını başarılı bir şekilde optimize etmiştir.
Letonya NATO’ya aktif katılımı üyeliğe kabul dahi edilmeden önce başlamıştır. 1991’de Letonya, şimdiki adı Avrupa-Atlantik Ortaklık Konseyi (EAPC) olan Kuzey Atlantik İş Birliği Konseyi’nin (NACC) açılış toplantısına katılmıştır. 1994’te Letonya Barış için Ortaklık (PFP) çerçeve belgesini imzalamış ve aktif bir PFP katılımcısı olmuştur. Letonya 1999’da Washington’daki NATO zirvesinde NATO’ya girmeyi bekleyen ülkelerden olarak adlandırılmış ve Üyelik Eylem Plan’ı (MAP) sürecine bütünüyle dâhil edilmiştir. 21 Kasım 2002’deki Prag Zirvesi sırasında NATO Devlet ve Hükümetler Başkanı, Letonya’yı NATO’ya üyelik için katılım konuşmalarına başlamak üzere resmi olarak davet etmiştir. Letonya 29 Mart 2004’te Birliğe katılmış, müşterek savunma sistemine tam katılımına dayalı olarak hiç olmadığı kadar güvenlik garantisi temin etmiştir. İki yıl sonra Letonya 2006 NATO Zirvesine ev sahipliği yapmıştır. 2010’da Letonya’nın başkenti Rīga, NATO parlamenter meclisinin Bahar Oturumuna ev sahipliği yapmıştır.
Letonya için uluslar arası güvenliğe katkı, askeri olarak savaşa hazır bulunmaktan ve müşterek çalışmadan daha çok şey ifade eder. Diğer NATO üyeleriyle uyum içinde olarak Letonya, demokratik kurumlarını yeniden tesis etmiş, Savunma Bakanlığı’nı sivil idare altına almış ve tamamen saydam bir savunma bütçesi oluşturmuştur.
Letonya Sovyet İşgali boyunca ulusal bir savunma kuvvetine sahip olmadığından, Letonya’nın ulusal savunma sistemi gerçekte sıfırdan oluşturulmuştur. LNAF (Silahlı Kuvvetler) 1991’de kurulmuş, Letonya’nın güvenlik ihtiyaçları ve NATO standartları sebebiyle düzenlemeye uğramıştır.
Letonya’nın kuvvet yapısı planları, gelecek planlarının gerçekçi ve karşılanabilir olması adına ciddi anlamda revize edilmiştir. NATO üyeliği ışığı altında ve kendi silahlı kuvvetleri kadar ortak askeri kabiliyetleri geliştirme ihtiyacı doğrultusunda, ortaklaşa savunmaya katılım, profesyonel silahlı kuvvetlerin geliştirilmesi, toplum ve silahlı kuvvetler arasında iş birliği ve uluslar arası askeri iş birliği, Letonya savunmasının temel prensipleri olarak tanımlanmıştır.
NATO ve AB’ye üye bir ülke olarak Letonya, Ukrayna ve Moldova ile özellikle Gürcistan olmak üzere Güney Kafkasya ülkeleriyle yoğun iş birliği içerisine girmiştir. Batı-Balkan ülkeleriyle de küçük ölçekli projeler geliştirilmiştir. Letonya’nın güvenlik sektörü reformu deneyimi ve NATO’ya dâhil olma sürecinde aldığı dersler, Letonya’nın NATO ortaklığını daha geniş bir Avrupa-Atlantik bölgesi içerisinde güçlendirmesi adına değerli katkılarda bulunmasını sağlamıştır. NATO ve AB’nin ana görevlerinden biri de uluslar arası güvenlik ve istikrarı güçlendirmek olduğu için, Letonya NATO ve AB yönetiminde uluslar arası harekâtlara aktif olarak katılım sağlamıştır. Leton birlikleri ve özelleşmiş personeli Makedonya, Bosna-Hersek, Kosova ve Irak’ta barış gücü harekâtlarına ve Gürcistan’da AGİT yönetiminde bir gözlem görevine katılmıştır. 2003’te Letonya Afganistan’daki Uluslar arası Güvenlik Yardım Kuvveti (ISAF) görevine dâhil ülkelerden biri olmuştur.
2006’dan bu yana Leton askerleri, üye ülkelerin ortak askeri gücü olan; toplamda 25.000 adet kara, deniz ve hava kuvvet birliğinden oluşan NATO Müdahale Kuvveti’nde (NRF) yer almıştır. 6 Aylık rotasyonlar halinde konuçlandırılan NATO müdahale gücünün amacı geniş kapsamlı operasyonlar için savaşa hazır , güçlü ve güvenilir bir NATO gücü sağlamaktır.
Baltık Devletlerin ortak savunma projeleri Baltık bölgesindeki işbirliğinin güçlenmesine katkı sağlamış, Baltık Devletlerinin NATO’ya entegrasyonuna yardımcı olmuş ve diğer ülkeler için bölgesel iş birliği açısından iyi bir örnek teşkil etmiştir.
Baltık Savunma Koleji (BALTDEFCOL), üst düzey subayların eğitildiği ortaklaşa bir askeri eğitim kurumudur. Kolejin ana hedefi, Baltık ülkelerinin savunma kuvvetlerindeki üst düzey subayların eğitim ve gelişimlerini sağlamak ve sürekli geliştirmektir. Baltık Savunma Koleji’nin kurulması, Baltık ülkelerinde NATO ile birlikte çalışabilecek kurmay subayların eğitimi için en etkili yol olmuştur. Leton Donanması, Baltık Donanma Filosu’nun (BALTRON) gelişimine, öncelikli olarak mayın temizleme, deniz gözetlemesi ve sahil güvenliği konularında olmak üzere katkıda bulunmuştur. Leton Hava Kuvvetleri’nin ana hedefi, Baltık Ortak Havasahası Gözetleme Ağı (BALTNET) kapsamında hava gözetleme kabiliyetlerini olduğu kadar hava savunmasını geliştirmektir ve hâlihazırda Baltık Denizi bölgesindeki arama ve kurtarma görevlerine katılmaktadır. 2004’ten bu yana Baltık hava sahasındaki hava devriyesi görevleri Birlik tarafından üstlenilmişken, Letonya bir Hava Harekât Merkezi ve yeni bir askeri hava üssünün altyapı geliştirmeleri için planlar hazırlamış, ev sahibi ülke desteğinin diğer işlevlerini yerine getirmiştir.
NATO üyeliği ve birçok barışı destekleme harekâtına katılımıyla Letonya’nın silahlı kuvvetleri, Avrupa genelinde hazır ve güvenilir birer ortak ve müttefik olduğunu ortaya koymuştur. Letonya bölgede istikrar ve iş birliğine, Rusya dahil olmak üzere Baltık Denizi çevresindeki ülkelerde gerçekleştirilmiş birçok girişime katılımıyla katkıda bulunmuştur.
Aynı zamanda Letonya ordusu, Letonya içinde de güven ve desteği inşa etmiştir. Savunma Bakanlığı, sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği içerisinde Letonya’da bilgi ve eğitim amaçlı birçok program yürütmüştür. Ordu mensupları orman yangını ve sel gibi felaketlerde ve patlayıcı maddelerin etkisizleştirme ve patlatılmasında yerel yönetimlere yardımcı olmuştur.
Letonya, hiçbir ülkenin kendi güvenliğini sağlamada tek başına yeterli olamayacağını idrak etmiştir. 21. Yüzyıl beraberinde Avrupa’daki, transatlantikteki ve küresel güvenliğe yeni tehditler de getirmiştir. İster uluslar arası terörizm ister bölgesel çatışmalar olsun Letonya, Avrupa ve ötesinde istikrar ve güvenliği sağlamak adına kendi payına düşeni yapmaya hazırdır.
Bütünleşik Bir Toplumun Faydalari
Leton milletinin ataları Baltık bölgesine ilk defa M.Ö. 2000’in ilk yarısında ulaşmışlardır. M.S. 9. Yüzyılda eski Baltıklar belirgin kavim krallıkları kurmaya başlamıştır. Günümüz Letonya arazisinde dört büyük Baltık kavmi kültürü – Koronyalılar, Latgalyalılar, Selonyalılar ve Semigalyalılar – ve bir Fin-Ural kavmi olan Livler yaşamaktaydı. 13. Yüzyılda Letonya, Riga’yı kuran ve çeşitli halklar ve bölgeler üzerinde kontrolü eline alan Alman Haçlıları tarafından istila edildi. Takip eden yüzyıllar boyunca Almanya, Polonya, İsveç ve Rusya’dan gelen tüccar ve istilacılar, yerel Leton ve Liv yerleşimcilerin yanında varlık gösterdi.
II. Dünya Savaşı boyunca Letonya üç adet istila ve işgal yaşamıştır. Yüz yirmi bin Leton Sibirya’daki Sovyet toplama kamplarına sürülmüş, yüz kırk bini Batıya kaçmış ve on binlercesi ya ortadan kaybolmuş ya da savaşta can vermiştir. Hitler’in politikalarının bir sonucu olarak, Baltık Almanlarının çoğunluğu Almanya’ya tekrar yerleşmiş ve Yahudi popülasyonunun %90’ı soykırımda acımasızca yok edilmiştir. Etnik Leton popülasyonunun yaklaşık üçte biri öldürülmüş, sürülmüş ya da başka yere yerleştirilmiştir. Letonya’nın refah düzeyi yüksek toplumu katledilmiştir. En büyük bedeli varlıklı ve eğitimliler ödemiştir – Birinci Dünya Savaşı sonrasında Letonya’nın sosyal, ekonomik ve entelektüel yaşamını biçimlendirenler. 1944 ve 1991 arası Sovyet yönetimi sırasında çeşitli milletlerden yüz binlerce Sovyet Letonya’ya getirilerek, yerel etnik Leton nüfusu neredeyse %50’ye düşürülmüştür.
Letonya’nın 1991’de bağımsızlığını sağlamasıyla aynı zamanda orijinal vatandaşlık yasaları ve politikalarını da yeniden düzenlemiştir. Bu da tüm eski (1940 öncesi) Leton vatandaşlarının ve onların çocuklarının, etnisite gözetmeden vatandaşlıklarını yenileyebilmelerine olanak tanımıştır. Eski Sovyetler Birliği vatandaşları daimi ikamet statüsü ve Leton ya da başka bir vatandaşlığa başvurma imkânı sağlamıştır.
1994’te vatandaşlık üzerine yeni bir yasa geçmiş ve Letonya’nın neredeyse tüm eski Sovyet sakinlerini milliyet gözetmeden vatandaşlığa uygun konuma getirmiştir.
1990 tarihli Letonya’nın Bağımsızlığını Yenileme Bildirisi’ne göre,
“Letonya Cumhuriyeti vatandaşlarının ve Leton topraklarında daimi ikamet eden diğer ülkelerin vatandaşlarının, genel kabul görmüş insan hakları normlarına uygun olarak, siyasi özgürlükler kadar sosyal, ekonomik ve kültürel haklardan da istifade etmeleri garanti altına alınmıştır. Bu madde, Leton vatandaşı olmayıp Letonya’da yaşama isteklerini belirten tüm Sovyetler Birliği vatandaşları için bütünüyle geçerlidir.”
1991’den itibaren Letonya Devlet destekli azınlık eğitimini 8 etnik grup için başlatmıştır: Rus, Leh, Yahudi, Ukraynalı, Estonyalı, Litvanyalı, Beyaz Rus ve Çingene. Çoğu etnik okul aynı zamanda kültür merkezleri olarak hizmet vermektedir. 1991’de Leton Hükümeti, etnik azınlıkları anadilleriyle birlikte Letonca öğrenme imkânı sağlamak adına iki dilli bir eğitim sistemi uygulamaya başlamıştır.
2001’de Bakanlar Kurulu, ülkenin tüm daimi sakinleri için Leton vatandaşlığına teşvik ve destek amacıyla tasarlanmış bir Sosyal Uyum programı başlatmıştır.
2002’de, uyum konularında diyalog kurmak, Leton dili eğitimine teşvik ve azınlıklar bazında Leton kültürünün anlaşılmasını artırmak adına bir Sosyal Uyum Özel Bakanlığı kurulmuştur. Bakanlık aynı zamanda etnik Leton topluluğu içinde çok kültürlü eğitim ve farkındalığı da desteklemektedir. Uyumun hedefi, ortak değerlere sahip birleşmiş bir sivil toplum inşa etmektir. 2004’te tüm okul çağındaki çocukların Leton dili bilgisini artırmak için öğretim sisteminde bir eğitim reformu uygulanmıştır. Hükümet, tüm sakinler arasında Leton dilinde yeterliliği artırarak vatandaşlığa alınma sürecini hızlandırmayı ve ileri eğitim ile iş imkânlarını herkes için genişletmeyi hedeflemiştir.
Letonca, Letonya’da yaklaşık 1,4 milyon kişinin anadili ve yurtdışındaki 200,000’in üzerinde kişinin konuştuğu bir dildir. Dünyadaki 250 büyük dilden (bir milyondan fazla kişinin konuştuğu) biri olarak Letonca da en eskilerden bir tanesidir. Bu eşsiz kültürel mirası korumak adına, bir devlet dili olarak kabul edildi. İngilizce ve Rusça da Letonya genelinde yaygın olarak konuşulmaktadır ve diğer dillerin öğrenimi de süratle artmaktadır, bu da Avrupa’yla ve bütünüyle küreselleşen dünyayla tam bir uyuma gidilirken Letonya’nın kendine özgü ulusal kimliğini korumasını sağlamıştır.

Çağdaş Leton şairi Imants Ziedonis kültürü, “varolan, yaşayan, yaşamak ve gelişmek isteyen” bir şey olarak tanımlamıştır. Letonya’da, bu yaşama ve gelişme tutkusu, 3,000 yıldan fazla bir süre boyunca özel bir ulusal kimlik ortaya çıkarmıştır.
Diğer kültürler gibi Letonlar da, eşsiz ve kendilerine ait, hayatta kalmak adına bel bağladıkları Kuzey Avrupa toprakları ve doğasına sımsıkı bağlı gelenekler, görenekler, dekoratif tasarımlar ve dünya görüşü geliştirmeler. İronik bir biçimde, Leton dilinin ve kültürünün kaynaşmaya başladığı dönem aynı zamanda yüz yüze geldiği en büyük tehditle, 13. Yüzılda başlayan yabancı akınlar, istilalar ve işgallerle aynı döneme denk düşmektedir. Alman, İsveçli ve Leh savaşçılar ve tüccarlar Letonya’ya, Leton kültürünün tehdit altında olduğu, sıkıntılarla güçlendiği ve sonunda onunla yan yana var olan Avrupa kültürünü getirmiş.
Bu güçlü şarkı geleneği 19. Yüzyılın ikinci yarısında Letonya’nın Ulusal Uyanışı’nda temel bir rol oynamış ve 1873’te ilk Leton Şarkı Kutlaması’na kadar gitmiştir. On binlerce katılımcının oluşturduğu büyük korolarla Şarkı Kutlaması, 1918 ile 1940 arasında Letonya’nın bağımsızlık yıllarında ulusal kimliğin merkez odağı olmuş, Sovyet işgalini atlatmış ve 1980’lerin sonlarında Letonya’nın “şarkı devrimine” öncülük etmiştir.
Leton gelenekleri günümüzde hâlâ Leton kimliği üzerinde merkezi bir rol oynamaktadır. Bu eşsiz “Leton” kültürü, edebiyat, müzik, dans, tiyatro ve görsel sanatlarla dokunmuştur. Fakat yabancı yönetimlerin mirası da Letonya’ya klasik Avrupai kültürü vermiştir. 19. Yüzyılda Ulusal Uyanış sırasında belirgin bir Leton kimliği ile diğer kültürlerin başarılarına duyulan bir minnettarlık doğmuştur. Letonlar tüm klasik sanatları – edebiyat, resim, tiyatro, senfoni müziği, mimari, opera, bale ve sinema- şevkle kucaklamıştır. Letonya’nın Ulusal Opera Binası – Riga’nın “Beyaz Sarayı”- 1991’de sağlanan bağımsızlıktan sonra restore edilen ilk binalardandır ve gelişen bir kültürel yaşamın merkezidir.
Yurtta Yetişmiş Dünya Çapındaki Sanatcılar

Letonya’nın Inese Galante, Sonora Vaice, Egils Siliņš ve Elīna Garance gibi yurtta yetişmiş dünya çapındaki opera sanatçıları, günümüzde Avrupa genelinde opera salonlarında sahne almaktadır. Pēteris Vasks en iyi çağdaş bestecilerden biri olarak görülürken, Riga doğumlu kemancı Gidons Kremers ve Kremerata Baltica oda orkestrası 2002’de bir Grammy ödülü almıştır. Kemancı Baiba Skride, 2001’de Brüksel’deki Kraliçe Elizabeth Uluslar arası Müzik Yarışması’nda Birincilik Ödülü’nü almış, Avrupa çapındaki en olağanüstü kemancılardan biri olarak görülmektedir. Letonya aynı zamanda 2002’de Marie N (Marija Naumova) Eurovision Şarkı Yarışmasını kazanarak bu eşsiz Avrupa şarkı yarışmasını 2003’te Riga’ya taşıyınca pop müzik dünyasının ilgi odağı olmuş. Letonya’nın en bilinen pop grubu Brainstorm, Letonya’nın en popüler müzikal ihracatlarından biri olmaya devam etmektedir.
Riga’Nın Merkezinin Hızlı Bir Şekilde Yenileştirilmesi

Riga’nın merkezinin hızlı bir şekilde yenileştirilmesi yüzlerce farklı Art Nouveau (Jugendstil) mimarisine ait örneğin ortaya çıkmasını sağlamış ve Riga’nın dünyanın Art Nouveau başkenti olabileceği öne sürülmüştür. İlginçtir ki, yeni yüzyılın başlangıcına ait bu Avrupa Art Nouveau tarzına sahip binaların %60’ından fazlası Leton mimarlar tarafından tasarlanmıştır. 1920 li ve 30 lu yıllarda Letonyalı ressamlardan oluşan “Rīga group” isimli topluluk uluslararası takipçiler edinmiştir.
Yüz yıl önce Riga, “Kuzey’in Paris’i” olarak bilinirdi. 21. Yüzyıla girilirken Riga sanat açısından yeniden yaratıcı bir merkez oluyor. Yerel ve dışarıdan gelen sanat sergileri ile opera, tiyatro ve bale; jazz, blues ve hip hop ile dans müziğinin en son füzyonlarıyla sallanan gece klüpleri ve diskolarla yarışmaktadır.
800 yıllık Riga şehri “ İlhanım Şehri”, “ İkinci Hiç Uyumayan Şehir”, ve “ Kuzeyin En Sıcak Şehri” isimleriyle anılmaktadır.
Letonya’daki kültürel yaşamdaki canlılık, Letonya genelindeki bölge ve şehirlerde becerilerini bileylemiş ve geliştirmiş yetenekli sanatçıların, oyuncuların ve yazarların sayesindedir. Çoğu, geleneksel köklerin etkileriyle ülkenin gelişen başkentinin modern, kozmopolitan etkilerini birbirine katarak doğup büyüdükleri yerlerde veya kırsal yerleşimlerde yaşamaya ve çalışmaya devam etmektedir.